Belçika’ya
gidip madenlerdeki işçilere yardımcı olmak ve onlara vaaz vermek istedi. Burada
da uzun süre tutunamadı. Bu zamanda 27 yaşında olan Van Gogh, 37 yıllık
hayatının büyük kısmını yaşamış olsa da hala bildiğimiz resimlerinden birini yapmamıştı.
2 Aynı sene Belçika’daki görevinin sonlanmasının ardından ailesiyle
yaşamaya devam etti.
Bazı ressamların resimlerini kendi tarzına göre tekrardan canlandırmayı da seviyordu.
Jean-François Millet, The Sower, 1850 Vincent van Gogh, The Sower, 1889
Aşk hayatında da
yüzü pek gülmedi. Londra’da çalıştığı dönemde, ev sahibinin kızı Ursula Layer’a
aşık oldu. 11 Ursula tarafından reddedilmesinin ardından bunalıma
giren Van Gogh, Londra’da depresif ve içe kapanık bir süreç geçirdi. 11
Ailesinin yanına döndüğünde ise kuzeni Kee Vos-Stricker’a aşık oldu.11
Onun tarafından da reddedilince daha çok acı çekmeye başladı. Ona olan aşkının
büyüklüğünü ispatlamak için gaz lambasıyla elini yaktı. 2
Bu olayların
ardından ailesinin yanından tekrar ayrılmak zorunda kaldı. Tanıştığı başka bir
kadınla (Sien) birlikte yaşamaya başladı. Yoksul bir hayatları varken ve
resimden hiç para kazanamazken, kardeşi Theo’nun gönderdiği paranın büyük bir
kısmını da resim malzemelerine harcaması, birlikte yaşadığı kadına pek anlamlı
gelmiyordu. Van Gogh’un parayı tuvale, fırçaya, boyaya yatırmaktansa yiyecek
almasını istiyordu.2 Birlikte yaşadığı kadının hem çocuklu hem de
hamile olması ailesinden kimsenin hoşuna gitmiyordu ve bir sene sonra anlaşmazlıklar
artınca Van Gogh, Sien’den ayrıldı. Van
Gogh’un küçük kardeşi Theo, bir sanat simsarıydı. Yani, resimler alıp
satıyordu. Van Gogh’un resimlerini satmaya ve para kazanmaya çalışsa da o dönem
de bu eserler pek değer görmüyordu ve çoğu insan (belki de Theo bile) onun
yetenekli olduğunu düşünmüyordu. 37 yıllık hayatının son beş yılına kadar çok
bilindik bir eser vermeyen Van Gogh’un pratik yapıp, kendince tekrardan
canlandırdığı resimlerden bir diğeri ise The Man is at Sea. |
Virginie Demont-Breton, The Man is at Sea
Yaptığı bir
başka resim ise Avenue of Poplars in Autumn 1884 yılında, bu eseri
Theo’ya yazdığı mektuplarda bu resmi şu şekilde ifade etti:Vincent van Gogh, 1889
("Yaptığım son şey, sarı sonbahar yapraklarıyla, güneşin oraya buraya döküldüğü, yerde düşen yapraklar üzerinde ışıltılı lekeler, sapların uzun gölgeleriyle dönüşümlü olarak, bir kavak caddesinin oldukça büyük bir çalışması. Yolun sonunda küçük bir kulübe var ve üzerinde, sonbahar yapraklarının arasından tüm mavi gökyüzü.")
Bu resimden de gördüğümüz gibi hala Van Gogh’un bilindik bir eserine gelemedik ve 37 yıllık hayatının 31 senesi çoktan geçti. Bu yaşında hala, hiçbir eseri satılmamış, akıl hastalıkları nüksetmişti.The Potato Eaters, Van Gogh’un en önemli eserlerinden biri. Vincent, insanların emeğine, çalışkanlığına ve bağlılığına her zaman saygı duymuştu. 4 Bu eserdeki tasviri, daha çok köy yaşamını ve bu yaşamın acımasızlığını vurguluyordu.
Vincent van Gogh, The Potato Eaters, 1885
“These folk […] have tilled the earth themselves with these hands they are putting in the dish [...] that they have thus honestly earned their food” 5
Burada da gördüğümüz gibi hala Van Gogh’u tanıdığımız o renkler yok. 32 yaşında The Potato Eaters eserini vermiş fakat hala bir kazanç sağlayamamıştı. Bu resmi yaptığı yıl babasının ölümü ile yıkıldı ve Theo’nun çağırması üzerine Paris’e gitti. Burada, Theo’nun sanat çevresiyle kaynaştı, sosyalleşti ve renklerle tanıştı.2 Paris’te hem eğitim aldı hem de Gauguin, Pissarro gibi isimlerle tanışma şansı yakaladı. Bu dönemde daha çok portre üzerine yoğunlaştığı bilinmektedir. 11
Vincent van Gogh, Self Portrait with a Straw Hat, 1887 |
Bu resim,
sanatçının Neo-Empresyonist teknik ve renk teorisi konusundaki farkındalığını Paris’ten
sonra edindiğini göstermektedir.6
Bir başka resim
ise yine Vincent’ın Paris’te kaldığı döneme denk geliyor. Café Terrace at
Night, Van Gogh’un resmettiği Place du Forum'daki La Terrasse kafesi, bugün
Café Van Gogh olarak anılıyor. Ressamın dinginlikle resmettiği Fransa'nın
güneyine gelme konusundaki iyimserliğinin bir simgesi olan sıcak renkler ve
gölgedeki evler ve yıldızlarla dolu bir gökyüzü ile yan yana dizilmiştir.
Vincent van Gogh, Cafe Terrace at Night, 1888 |
Van
Gogh, Paris’ten sonra, 1888 yılında Arles’a taşındı. Burada da hayranı olduğu
ve arkadaşı olan ressam Paul Gauguin ile çalışmaya başladı. 11 Aralarındaki
anlaşmazlıkların artmasıyla iyice bunalıma giren Van Gogh, sol kulağını da bu
bunalım döneminde kesti.
1889’da sanrılar ve paranoyaları
nedeniyle hastanede yatmaya başladı. Yaklaşık 3-4 ayını hastanede geçirdikten
sonra, başka bir akıl hastanesine kendi isteği ve kardeşi Theo’nun maddi
desteğiyle yattı. 11 Burada bir stüdyosu ve yatak odası vardı.
Van
Gogh, Paris’ten sonra, 1888 yılında Arles’a taşındı. Burada da hayranı olduğu
ve arkadaşı olan ressam Paul Gauguin ile çalışmaya başladı. 11 Aralarındaki
anlaşmazlıkların artmasıyla iyice bunalıma giren Van Gogh, sol kulağını da bu
bunalım döneminde kesti.
1889’da sanrılar ve paranoyaları
nedeniyle hastanede yatmaya başladı. Yaklaşık 3-4 ayını hastanede geçirdikten
sonra, başka bir akıl hastanesine kendi isteği ve kardeşi Theo’nun maddi
desteğiyle yattı. 11 Burada bir stüdyosu ve yatak odası vardı.
Vincent van Gogh, The Starry Night, 1890 |
Vincent van Gogh, Almond Blossom, 1890 |
Sırada, Van Gogh hayattayken satılmış olan tek eseri var: The Red Wineyard. Bu resim 1888 yılında yapılmış olsa da Van Gogh’un öldüğü yılda (1890) satıldı ve aslında o dönemde ruhen diplerde olan ve nöbet geçiren Vincent için bu, çok da sevindirici bir haber olmadı. 11
Vincent van Gogh, The Red Wineyard, 1888 |
Hayatı boyunca psikolojik rahatsızlıklarla mücadele etti Van Gogh. Epilepsi, anksiyete, manik depresiflik bunlardan sadece birkaçı. Bu psikolojide sürekli kendini suçlaması, para kazanamıyor olması ve melankolik hissetmesi aslında onu ölüme götüren şey oldu.
Vincent van Gogh, The Self Portrait, 1889 |
Son otoportesini 1889’da yaptı. Fark edileceği üzere, artık renklerini kaybetmeye başlamıştı. Uçlarda yaşadığı depresif ruh hali, bakışlarına ve renklerine de yansımıştı. 2 Duygularını her zamanki gibi yine çok başarılı bir şekilde aktarmıştı.
Vincent van Gogh, Wheatfield with Crows, 1890 |
“Herkes
kurtuluyor benden, ben de kurtuluyorum bu dünyadan. Bir cehennemde yaşadım, gittiğim
yer daha kötü olamaz" 2
… dedi Van Gogh
ölmeden önce.
Theo ise abisinin
ölümünden sonra ona Vincent’ın ona bıraktığı iki mektubu da aldı. Abisinden
küçük olmasına aldırmadan ömrü oyunca ona destek oldu. Fakat, abisinin
ölümünden sonra onun da sağlığı kötüye gitti. Fazla çalışma ve üzüntüye bağlı
olarak felç geçiren Theo, abisinin ölümünden altı ay sonra vefat etti ve onun
yanına gömüldü.
“Gerçek
şu ki, sadece resimlerimizi konuşturabiliriz.”
Vincent van Gogh, Theo’ya
Son Mektubu, 1890
Vincent ve Theo'nun Mezarları |
Kaynakça
1 https://www.goodreads.com/quotes/116506-i-put-my-heart-and-soul-into-my-work-and
2 Umberto
Arte. (2019). Umberto Arte ile Sanat I. Destek Yayınları.
3 http://www.webexhibits.org/vangogh/letter/14/383.htm
4 https://www.vangoghmuseum.nl/en/collection/s0005V1962
5 https://www.instagram.com/p/BsavxNvFcO0/
6-7 https://www.metmuseum.org/art/collection/search/436532
8 http://www.webexhibits.org/vangogh/letter/20/627.htm
9
https://www.vincentvangogh.org/wheat-field-with-crows.jsp
10 http://www.vangoghletters.org/vg/letters/let681/letter.html
11 https://www.pivada.com/vincent-van-gogh
Yorumlar
Yorum Gönder